BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZ VE GÜVENLİ GIDA

Hastalıklardan korunmak için bağışıklık sistemimizin güçlü olması gerekiyor. Yaşadığımız bu pandemi sürecinde bunu daha iyi anladık. Sağlık uzmanları,  hastalıkları önlemenin onları tedavi etmekten daha kolay ve düşük maliyetli olduğunu vurguluyor. Hastalıkları önlemenin en etkin yollarından biride bağışıklık sistemini güçlü tutmak. Hekimler, iyi beslenerek, yeterli ve kaliteli uyuyarak, fiziksel aktiviteler yaparak ve zihinsel sağlığımızı koruyarak bağışıklık sistemimizi sağlam tutabileceğimizi söylüyorlar. Bunlar kulağa yapılması kolay işler gibi görünmekle birlikte günlük yaşantımızda uygulamakta zorlanıyoruz.

Bağışıklık sistemi bebeklerde ve erken çocukluk döneminde gelişmesini tamamlayamadığı için güçlü değil. Yaş ilerledikçe bu sistem güçleniyor ve gençlik döneminde kuvvetlenen bağışıklık sistemi bizi hastalıklardan koruyan en etkin silahımız . İleri yaşlara doğru bağışıklık sistemi gittikçe gücünü kaybediyor. Artık, hastalıklara karşı önemli bir savunma gücümüzü kaybetmeye başlıyoruz. Böylece, yaşlılık döneminde hastalıklara yakalanma riskimiz  artıyor. Tüm dünyada ama özellikle gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus sayısı da yükseliyor. Ülkemiz içinde böyle bir eğilim var. Geçmiş yıllardaki  çocuk sayısın fazla, yaşlı sayısının az olduğu topluluklar artık geride kaldı. Bu değişimle,  bağışıklık sistemi zayıflamış insan sayısı  genel nüfus içinde yükseliyor.

 İleri yaşlarda  kronik hastalıklarda artıyor . Obezite, diyabet, kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon, astım, KOAH ve kanser ileri yaşlardaki insanlarda sıklıkla görülen rahatsızlıklar.  İnsanların yaşam süreleri de uzayınca birçok insan ileri yaşlarda uzun süreler kronik rahatsızlıklarıyla birlikte yaşamak durumunda kalıyorlar. Kronik rahatsızlıklarda bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Kronik rahatsızlıklar maalesef genç insanları da etkiliyor. Büyük şehirlerdeki yaşam koşulları stres, sınırlı aktivite, beslenme ve uyku düzensizliği gibi hususlar insanların kronik rahatsızlıklara erken yaşlarda yakalanmalarına neden oluyor. Böylece, yaşlı nüfusa ilave olarak bağışıklık sistemi zayıflamış ve dolayısıyla hastalıklara karşı duyarlılığı artmış böyle bir kitlede ülkelerin sağlık sistemlerini zorluyor.

Bağışıklık sistemi zayıflamış insanlar daha dikkatli yaşamalı, özellikle zararlı bakteri ve virüslere karşı  kendilerini  iyi korumalıdırlar. Bu durumdaki insanların vücuduna giren zararlı bir mikroorganizma ciddi sağlık sorunları yaratabilmektedir. Corona gibi bir virüsün yaşlı ve kronik rahatsızlığı olan insanlarda  neden olduğu sıkıntıları iyi öğrendik. Bu gruptaki insanları zararlı mikroorganizmaların etkisinden  korumak en etkin  sağlık önlemidir.

Zararlı mikroorganizmaların gıdalarda da olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, bağışıklık sistemi zayıflamış insanlar tükettikleri gıdaların güvenilir olmasına da özen göstermelidir. Örneğin, çiğ salata sebzeleri iyi yıkandığından emin olunmadıkça yenilmemelidir. Çünkü, bu tür sebzeler topraktaki zararlı mikroorganizmaları sıklıkla taşırlar. Çilek gibi toprağa yakın yetiştirilen meyvelerden de kaçınılmalıdır. Taze meyve suları yerine pastörize edilmiş olanlar tercih edilmelidir.  Çiğ et , tavuk , balık ve yumurtanın  iyi pişirildiğinden  emin olunmalıdır. Süt mutlaka kaynatıldıktan sonra tüketilmelidir. Pastörize edilmiş sütten yapılan peynirlerin zararlı mikroorganizmalar içereceği hiç akıldan çıkarılmamalıdır.

 Bağışıklık sistemi zayıflamış insanları gıdalarda bulunabilen zararlı kimyasallardan da korumak gerekir. Tarım ilaçları ile kirlenmiş meyve ve sebzelerle, veteriner ilaç kalıntısı içeren et ürünleri ile vücuda giren kimyasallar bağışıklık sistemini daha da zayıflatıcı etki yapar. İşlenmiş ve paketlenmiş endüstriyel gıda ürünlerindeki katkı maddeleri de bağışıklık sitemi zayıflamış insanların kaçınması gereken maddelerdir. Bu gruptaki insanlar  yetkili yasal kuruluşlardan izin alınarak üretilen , markalı , güvenilir firmaların ürettiği gıda maddelerini tüketmelidir. İzinsiz olarak imal edilen, taklit ve tağşişe uğramış, açık pazarlarda satılan  zararlı mikroorganizmaları ve kimyasalları taşıma ihtimali yüksek gıda maddelerinin sağlık riski taşıdığı unutulmamalıdır.

Prof. Dr. Nezih Müftügil

Temmuz 2021

Print Friendly, PDF & Email