EVDE YEMEK HAZIRLARKEN YAPTIĞIMIZ HİJYEN HATALARI

Evde yemek yapmayı annemizden veya evdeki büyüklerimizden öğreniriz. Onları izler, sözlerini dinler ve yaptıklarını taklit ederiz. Büyüklerimizi taklit ederek yaptığımız davranışlar daha sonra alışkanlığa dönüşür. Alışkanlıklar otomatik hale gelen ve değiştirilmesi zor olan eylemlerdir. Yemek yapmayı öğrenirken evdeki büyüklerimizin hijyenik davranışlarını da benimseriz. Hatalı hijyen uygulamaları maalesef alışkanlık haline gelir. Bu talihsiz bir durumdur, çünkü, daha sonra, bu hatalı davranışlarla yaptığımız yemeklerle hem kendimizin ve hem de yemek yaptığımız insanların sağlığını riske atarız. Bu alışkanlıklarımıza,  sakıncalarının farkına varmadan  yıllarca devam ederiz.

Meslek olarak aşçılığı seçen veya yemek servisi yapan işletmelerde  çalışanların işyerinde   yaptıkları hatalı hijyen uygulamaları  yöneticileri tarafından fark edilebilmektedir. Bu durumda, kişiler hatalı davranışlar konusunda uyarılır ve eğitilebilirler. Yeme-içme sektöründeki bir çok işletmede hatalı hijyen uygulamaların düzeltilmesi konusunda az veya çok bir bilgilendirme yapılmaktadır. Bu işletmeler resmi denetimlere de tabi olduklarından ,yasal kuruluşlarda bu yönde bilgilendirme yapmakta ve  bazı zorunlu eğitimleri uygulamaktadır. Buna karşılık, ev hanımları  hatalı alışkanlıklarını değiştirme konusunda her hangi bir desteğe sahip değildir. İnsanların beslenmelerini büyük ölçüde ev yemekleri ile yaptığını göz önüne alırsak, evde yemek yapanların hatalı hijyen uygulamaları alışkanlıklarını değiştirememesinin  ciddi bir halk sağlığı konusu olduğunu kabul etmeliyiz.

Gelişmiş ülkelerde evlerde yemek hazırlanırken  yapılan hatalı hijyen uygulamaları  konusunda bilimsel çalışmalar mevcuttur. Ülkemizde bu konuda yapılmış çalışmaları göremiyoruz. Bununla birlikte, sıklıkla yapılan bazı hatalı uygulamaların şunlar olduğunu söyleyebiliriz;

  • Çiğ tavuk ve çiğ ete dokunduktan sonra elleri yıkamadan pişmiş veya hazırlanmış yemeklere dokunmak.
  • Çiğ yenecek salata sebzelerini iyi yıkamamak, yıkamada sirkeli veya klorlu su kullanmamak.
  • Donmuş gıdaları mutfak ortamında çözünmeye bırakmak.
  • Çiğ tavuğu mutfak eyvesinde yıkamak.
  • Buzdolabının iç sıcaklığının sürekli olarak 5 derecenin altında olduğunun kontrolünü yapmamak.
  • Pişirilmiş yemekleri hemen soğutmamak ve mutfak ortamında uzun süre bekletmek.
  • Çiğ gıda ile pişirilmiş gıdaları buzdolabı içinde yan yana tutmak ve pişirilmiş gıdaların üstlerini örtmemek.
  • Buzdolaplarının iç yüzeyinin temizliğini ihmal etmek.
  • Mutfakta yüzeyleri silmek için kullanılan bezleri temiz tutmamak.
  • Buzdolabında dört-beş günden daha fazla  kalan yemekleri tüketmek.
  • Nezle ve grip gibi burun akıntılarına neden olan bir rahatsızlık varken yemek hazırlamak ve bu sırada elle ağız ve buruna temas sonrası elleri yıkamamak.

Bu hatalı uygulamaların yapılması durumunda yemeklere tehlikeli  mikroorganizmalar bulaşabilir  veya bulaşan mikroorganizmalar yemek içinde çoğalma fırsatı bulurlar. Bu durumda, artık yemek sağlıksız hale gelir. Düşünün, yukarıda belirtilen hatalar her gün binlerce evde yanlış olduğunun farkına varılmadan yapılmakta ve böylece, tehlikeli mikroorganizma içeren yemekler yine binlerce ve hatta milyonlarca insan tarafından tüketilmektedir. Bu durum, özellikle ev halkı içinde bağışıklık sistemi zayıflamış yaşlı kişilerle , bağışıklık sistemi henüz gelişmemiş küçük çocuklar için daha da riskli bir durum yaratır.

Bu konuda yapılabilecek en etkin önlem, ev hanımlarına, evde yemek yapanlara hijyen eğitimi vermektir. Bu konu toplum sağlığı ile ilgili olduğundan eğitimler Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi resmi kuruluşlar tarafından kurgulanmalı ve uygulaması koordine edilmelidir. Bu eğitimlerde Sivil Toplum Kuruluşları da rol alabilir. Televizyon kanallarında yapılacak uygulamalı ve görsel programlar ile mesajlar etkin şekilde iletilebilir. Eğitimlerde tanınmış ve medyatik insanlarında yer alması  eğitimlerin etkinliğini destekleyecektir.

Prof. Dr. Nezih Müftügil

Mayıs 2021

Print Friendly, PDF & Email