DİMETOKA’DA BİR ESNAF LOKANTASI
Edirne Pazarkule sınır kapısından geçtikten yaklaşık 50 kilometre sonra Yunanistan’ın Dimetoka kasabasına ulaşılıyor. Dimetoka kısa bir süre Osmanlının başkenti olmuş. Bunu çoğumuz bilmiyoruz. 1. Murat Edirne’de sarayını yaptırırken devleti buradan idare etmiş. Yıldırım Beyazıt’ın başlattığı ve daha sonra oğlu Çelebi Mehmet’in 1421 yılında tamamladığı Çelebi Sultan cami anıtsal bir eser olarak kasabanın başkent geçmişinin bir simgesi olarak ayakta duruyor.
Eşimle Dimetoka’ya gittiğimiz son seferde caminin bulunduğu meydandan biraz ilerleyince ülkemizde de aşina olduğumuz bildiğimiz bir esnaf lokantasına girdik. Camekanla ayrılan iç kısımda pilav, etli bezelye, biber dolma, ciğer sarma, tavuklu patates gibi tanıdığımız yemeklerden seçim yaptık. Görebildiğim mutfak kısmı, servis alanı temiz ve düzenli, yemekler lezzetli, servis elemanları kibar. Buraya üçüncü defa geliyorum. Her zamanki gibi yemekten sonra tatlı ikram ediyorlar.
Yemekten sonra kasabanın tarihi kalesine doğru yokuş yukarı yürüyoruz. Kalenin arka tarafında 1. Murat’ın yaptırdığı saraydan maalesef pek iz kalmamış. Dönüşte kalenin alt kısmında yer alan kafelerden birinde oturup bir şeyler içerken hemen ötemizde Meriç nehrinin arkasındaki Türk köylerini seyrediyoruz. Bir tanesi nehre çok yakın.
Dimetoka’yı bir de bizim taraftan seyretmek için dört hafta sonra bu defa bu köye, Uzunköprü’ye bağlı Serem köyüne, gittim. Kasabanın bu taraftan görünüşü biz Türkler için etkileyici. Tarihi kale ve kalenin eteklerine yerleşmiş ağaçlar içindeki evlerle Dimetoka şirin bir belde olarak gözüktü. Görüntüye giren Çelebi Sultan camisinin minaresi, Yıldırım Beyazıt ve 2. Beyazıt’ın doğduğu ve Fatih Sultan Mehmet’in yaşadığı bu kasabanın Osmanlı geçmişini hatırlatıyor.
Prof. Dr. Nezih MÜFTÜGİL