İŞLENMİŞ GIDALAR GERÇEKTEN SAĞLIKSIZ MI?
TV kanallarındaki beslenme ve gıda ile ilgili tartışma programları ilgi çekiyor. Bu konuda yapılan programların gittikçe artan sayısından bunu anlayabiliyoruz. Programlara sıklıkla katılan bazı konuşmacılara iyice aşina olduk. Tartışmalarda bizi endişelendiren bilgiler veren, şimdiye kadar bildiğimizden farklı şeyler söyleyen ve bunları iddialı bir şekilde ifade eden konuşmacılar daha fazla ilgi çekiyor. Program yapımcıları da bu özellikteki konuşmacıları davet etmeyi tercih ediyorlar. Bu tartışmalarda birbiriyle çelişen farklı bilgilerde ortaya dökülüyor. Kolesterolün yararlı olduğunu ileri sürenle zararlı olduğunu ve dikkat edilmesi gerektiğini açıklayan konuşmaları aynı panelde izleyebiliyoruz. Vejeteryan beslenmenin sağlık için yararları ile hayvansal gıdaların mutlaka tüketilmesi gerektiği şeklindeki iddiaları da aynı programda dinleyebiliyoruz. İşin ilginç tarafı her farklı tezi savunanlar bunları destekleyen bilimsel çalışmalardanda örnekler verebiliyorlar. Programları takip eden izleyicilerin kafaları iyice karışıyor.
Bu tür programların izleyenleri bilgilendirmek açısından yararlı olmadığını düşünüyorum. Yararlı bilgiler ancak konusunda uluslararası bilimsel çalışmalar yapmış ve tartışmaları yalnızca bilimsel bazda yapan uzmanlar tarafından verilebilir. TV kanalları bilimsel komiteler oluşturarak tartışılacak konuda en bilgili ve yetkili kişileri belirlemeli ve programları onlarla yapmalıdırlar. Medyatik olmaya çalışan, tartışılan konulardaki bilimsel tecrübesi yetersiz, konuşmaları bilimsel odaklı yapma yerine egosal çekişmelere yönelten kişilerin verdiği bilgiler kafaları karıştırmaktan başka işe yaramayacaktır. Bu konuda TV program yapımcılarının daha sorumlu olması gerekiyor.
Ben bu yazıda, işlenmiş gıdaların sağlıklı olup olmadığına dair iddiaları değerlendirmek istiyorum. Çünkü, bahsettim TV kanallarındaki tartışmalarda işlenmiş gıdaların sağlıklı olmadığına dair savlarıda sıklıkla duyuyoruz. Bu kapsamda, işlenmiş ve paketlenmiş gıdaların hiç kullanılmaması gerektiğine dair tavsiyelerde yapılabiliyor. İstanbul gibi 18 milyon insanın bulunduğu bir şehirde marketlerden alış veriş yapmamak ve paketli gıda almadan beslenebilmek ne kadar gerçekçi acaba. TV kanallarında konuşan bilim ünvanlı kişiler sütün sokak sütçüsünden alınmasını, yoğurdu evde yapmayı, kırsal alanlara giderek yumurtayı oralardan temin etmeyi, evde ekmek yapmayı tavsiye ediyorlar.
TV’deki bu programları izlerken acaba Londra , Berlin, Amsterdam, Oslo, New York gibi yerlerde TV’lerde böyle konuşmalar yapılıyor ve benzer tavsiyeler yapılıyor mudur diye düşünüyorum. Dünyanın büyük şehirlerinde yaşam koşulları insanları marketlerden işlenmiş ve paketli gıda almaya yönlendiriyor ve bunun başka alternatifleri de çok sınırlı. Bu durumda, bu tür tartışmalar sadece bizim ülkemizde yapılıyorsa o zaman söylenmeye çalışılan husus ülkemizde işlenmiş gıdaların sağlıklı olduğuna dair olan kaygı mıdır?
Modern tesisleri olan yerli bir süt ürünleri firmasının kontrollü bir şekilde temin ettiği süt sütü pastörize ettikten sonra ürettiği paketli süt, yoğurt, peynir ,tereyağı gibi ürünlerde sağlıkla ilgili kaygı duymaya gerek var mı? Bunları tüketmeyin diyenlere önerim bu ürünlerden örnekler alıp analizlerini yaptırtmaktır. Eğer sağlıksız olduklarına dair bir bulgu ortaya çıkıyorsa söylediklerinin arkasında durabilirler. Aksi halde, ileri sürdükleri iddialar spekülasyondur ve yanıltıcıdır. Belirttiğim bu husus modern tesislerde güvenilir firmalar tarafından üretilen her tür işlenmiş gıda için geçerlidir. Ülkemizde, gelişmiş ülkelerin teknolojisi ile kurulmuş modern tesislerde üretilen gıdaların batılı ülkelerdeki benzerlerinden daha az sağlıklı olduğunu söylemek ne kadar doğru olabilir?
Burada altı özenle çizilmesi gereken bir husus güvenilir gıda üreten ve marka değeri olan işlenmiş gıda üreticileri ile merdiven altı olarak tanımlanan, ürünlerini marketler yerine açık pazarlarda satan kuruluşları birbirinden ayrı tutmaktır. Kayıtlı olmayan, taklit ve tağşişe yönelebilen, denetim sistemlerinden kendini uzak tutabilen kuruluşların ürettiği işlenmiş gıdalardan kaçınmak gerekir.
Aslında, bu tür tartışmalara Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri de dahil olmalı ve işlenmiş gıda ürünlerine yönelik eleştirilere açıklık getirmelidir. Çünkü, bu bakanlık ülkemizde gıda ürünleri yapan kuruluşlara kurulma izni verme ve denetleme yetkisine sahiptir ve haliyle üretilen ürünlerin sağlıklı olmasını sağlama ve takip etme sorumluluğu vardır. Halk sağlığına yönelik bu sorumluluğu bakanlığı bu konudaki endişelere açıklık getirmeye yönlendirmelidir. İşlenmiş gıda maddeleri üreten kuruluşların dernekleri de bu tartışmalara daha etkin olarak dahil olmalı ve bu kafaları karıştıran yayınlara karşı bilimsel verilere dayalı açıklayıcı bilgiler vermelidir.
Prof. Dr. Nezih MÜFTÜGİL
Temmuz / 2018