GIDALARIN SABOTAJ AMAÇLI KULLANIMI

Kasım ayında Avusturalya’da altı eyalette süper marketlerde satılan çileklerde iğne çıkması sadece bu ülkede değil birçok ülkede de endişe yaratan bir haber olarak gündeme düştü. Daha sonraki günlerde elma ve muz gibi meyvelerde de iğne çıkması kaygıları daha da artırdı. Avustralya Çilek Yetiştiricileri Birliği başkanı çileklere iğne konulmasını “milyonlarca dolarlık bir sektörü batıran bir ticari terör eylemi “ olarak nitelendirdi. Çileklerde çıkan iğneler üzerine, marketler çileklerini raflardan çekmek, çiftçiler ise meyvelerini atmak zorunda kaldılar.

Bu vaka, son 15 yılda kayıtlara geçen ve dünyada ses getiren 89 önemli gıda sabotajının son örneği oldu. %42’si Amerika Birleşik Devletlerinde gerçekleşen bu gıda sabotaj vakaları uluslararası ticaretin çok arttığı günümüzde tüm dünya ülkeleri için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Kötü niyetliler için gıda zincirinin herhangi bir aşamasında  gıdaya tehlikeli madde bulaştırılarak  önemli sağlık sorunları ve ticari kaoslar yaratabilmek mümkün. Ne yazık ki bunu yapmak zor da değil. Tarladan sofraya olan gıda zinciri tamamen kapalı ve korumalı bir sistem içinde yürümüyor. Terör yaratmak ve karışıklık çıkarmak isteyenler,  tarla ve çiftliklerde, gıda depolarında, süper market ve restoran-servis alanları gibi gıda satış noktalarında korumalı olmayan yiyeceklere ve suya tehlikeli kimyasal ve fiziksel maddeleri bulaştırabiliyorlar. Tarım ilaçları, haşere kontrolünde kullanılan kimyasallar, temizlik kimyasalları, tehlikeli mikroorganizmalar, toz zehirler gibi zararlı maddeler  bu amaçla kullanılabilmektedir.

Gıda terörünün ticari sonuçları çok sarsıcı olabilmektedir. Uluslararası ticaret yapan bir gıda firmasının bir ürününe yapılan bir sabotaj dünyada bu firmanın ürünlerine karşı bir güven sorunu yaratmaktadır. Gelişmiş ülkelere gıda maddeleri satan bir üçüncü dünya ülkesinin bir gıda sabotajına maruz kalması gıda ihracatının durmasına ve bunun sonucunda ülke ekonomisi için telafisi zor durumlar yaşamasına neden olabilmektedir. Dolayısıyla, gıda sabotajı ulusal ve uluslararası ticareti etkileme şiddeti ve aynı zamanda önlem alınmasınında  kolay olmaması nedeniyle  etki gücü yüksek bir terör tehdidi olarak önümüzdeki yıllarda gündemimizde yer almaya devam edecek gibi görünüyor. Dünyada ülkeler arası kutuplaşma, rekabet, bir ülkeyi veya kuruluşu ticari açıdan zor durumda bırakma düşünceleri gıda sabotajını tetikleyen hususlardır.

Son yıllardaki çeşitli terör eylemleri bir çok ülkede ve özellikle büyük şehirlerde kurum ve işletmeleri teröre karşı önlem almaya yönlendirmiştir. Bu kapsamda, güvenlik ekipleri oluşturma, kamera kontrolleri, kartlı geçiş sistemleri artık birçok yerde gördüğümüz uygulamalardır. Gıda zincirinde yer alan kuruluşlarda bu önlemlere ilave olarak gıda zincirine özgü hususlarıda  içeren diğer önlemleride alarak gıda sabotajlarına karşı mümkün olan etkin güvenceyi sağlamak durumundadırlar. Daha öncede belirtiğim gibi, gıda zincir sürecinin çok korunaklı olmaması önlem almayı zorlaştırmaktadır.   Gıdaların terör amaçlı kullanılabilme potansiyeli devletleri, kurumları ve gıda işletmelerini önümüzdeki yıllarda bu tehdide karşı daha dikkatli olmaya yöneltecektir. Uluslararası boyuttaki itibarlı  gıda işletmeleri “ gıda emniyeti “ başlığı altında gıda sabotajlarına yönelik önlemleri yönetebilecekleri sistemleri oluşturmuş ve bunları etkin şekilde uygulamaya çalışmaktadırlar. Bu kuruluşlar, bu sistemleri ISO22000 ve BRC olarak bilinen Gıda Güvenlik Yönetim sistemlerinin bir parçası olarak uygulamaktadırlar. Bu uygulamaların gıda zincirinin tüm halkalarına yayılması gerekmektedir. Gıda sabotajları açısından gıda  zincirinin hassas noktasını  oluşturan süper marketler gıda satın aldığı  firmalardan böyle bir sistemi uygulamalarını  talep etmeye başlamıştır. Süper marketlerin bu talepleri  çiftlik ve tarlalarda dahil gıda zincirindeki tüm kuruluş ve işletmelerde  böyle bir sistemin yaygınlaşmasını teşvik edecektir.

Terör maalesef bu günün dünyasının bir gerçeği . Gıdanın sabotaj amaçlı kullanılabilme potansiyelide gıda sektörü için bir talihsizlik. Gıda zincirindeki kuruluşlara düşen görevde bu gerçeği kabul ederek gerekeni yapmak olacaktır.

Prof. Dr. Nezih MÜFTÜGİL

Haziran / 2018

Print Friendly, PDF & Email