TATİL AYLARINDA GIDA GÜVENLİĞİ
Yaz aylarının güneşli ve sıcak havasını sevenler sadece bizler değiliz. Mikroorganizmalarda sıcak ve nemli havaya bayılırlar. Sıcak havalarda toprakta, havada ve suda mikroorganizma miktarı artar. Çiftliklerde, tarlalarda ve bahçelerde yetiştirilen gıdalar üzerinde daha çok mikroorganizma bulunur. Hayvansal ve bitkisel kaynaklı ürünleri yaz aylarında soğutmakta güçlük çekeriz. Et, tavuk, balık, süt, meyve –sebze gibi çabuk bozulan ürünleri soğutarak taşımak, işlemek ve satış noktalarında soğuk olarak muhafaza etmek kolay olmamaktadır. Mikroorganizmalar bu durumdan yararlanırlar. Gıda zinciri içinde soğutulmayan veya iyi soğutulmayan gıda maddeleri mikroorganizmalara keyifli bir yaz geçirme fırsatı verir. Bu nedenle, yaz aylarında mide-bağırsak enfeksiyonu vakaları artar. Son iki ay içinde Manisa bölgesinde bazı askeri birliklerde yaşanan toplu gıda zehirlenmelerinin sıcak günlerde ortaya çıkması sürpriz değil. Gıda güvenliği yanında sıcak havalardaki artan mikroorganizma aktiviteleri gıdalarda ciddi bozulmalarada neden olur. Ülkemizde bu bozulmalarla ortaya çıkan gıda kayıplarının meyve- sebze grubunda %30-40’lara ulaşabildiği belirtilmektedir. Bu üzücü bir ekonomik kayıptır.
Dolayısıyla, yaz aylarının gıda güvenliği ve gıda bozulmaları açısından hassas bir dönem olduğunu unutmamalıyız. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin büyük bir kısmının sıcak iklim kuşağında olduğuda bir gerçek. Buda durumu biraz daha ciddi hale getiriyor.
Sıcak havaların bu olumsuz özelliğine karşı gıdaları koruyabilmenin en etkin yolu onları soğuk zincir içinde tutabilmektir. Yalnız, tarladan ve çiftlikten sofraya kadar olan zincirde gıdaları soğuk ortamda tutmanın önemli bir enerji maliyeti var. Gelişmiş ülkelerde bu zincir daha etkinken geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler bu maliyeti karşılamakta zorlanıyorlar. Ülkemize bakacak olursak, büyük market zincirlerinin bu konuyu daha iyi koordine ettiklerini görebiliyoruz. Bununla birlikte, ülkemizde halkın önemli bir kısmının market dışındaki yerlerden gıda satın aldığını da biliyoruz. Daha ucuz olduğu için az gelirli vatandaşların tercih ettiği açık pazarlar yaz aylarında halk sağlığı açısından tehlikeli yerler haline gelebilmektedir. Bu tür satış yerlerinde peynir, sucuk salam gibi et ürünleri, yumurta ve hatta su ürünleri de satılabilmektedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu tür satış yerlerindeki gıdalarında soğuk zincir içinde kalmasını sağlayacak önlemleri ve prosedürleri hayata geçirmesi gerekir.
Yaz aylarında içme suları da daha fazla tehlikeli mikroorganizma taşıyabilirler. Su kaynaklarının kısıtlı olduğu yerlerde içme suları kitlesel zehirlenmelere de neden olabilir. Ülkemizde de bu tür zehirlenmeleri zaman zaman yaşayabiliyoruz.
Yaz aylarında birçok insan tatillerini sıcak bölgelere giderek deniz kenarlarında geçirmek istiyorlar. Haliyle, bu bölgelerde yaz aylarında su ve gıda güvenliği daha önemli hale gelmektedir. Bu durum, otel ve tatil köyleri gibi işletmelere sıcak havaya rağmen büyük miktarda gıdayı sağlıklı halde işlemek ve sunmak gibi bir sorumluluk yüklemektedir. Ülkemizde de uygulanan “ her şey dahil” sistemi yeme-içme departmanlarına büyük miktarda ve çok çeşitli gıdayı hijyenik koşullarda işlemek ve servis etmek gibi ayrı bir yük getirmektedir. Yabancı turistlerin bulunduğu turistik işletmeler daha da dikkatli olmalıdırlar. Çünkü, yabancı turistlerin bağırsak floraları yeni bir ülkede yedikleri yemeklerden etkilenebilmektedir. Az miktardaki bir zararlı mikroorganizma bu insanlarda “ turist ishali “ denilen bir rahatsızlığa neden olabilmektedir. Önemli bir turizm ülkesi olan Türkiye’de ki turistik işletmelerin turist ishali konusunda duyarlı olması turizm sektörünün sağlıklı bir şekilde gelişimine katkıda bulunacaktır. Aynı şekilde ülkemizden seyahat olarak Asya ve Afrika ülkelerini seçen vatandaşlarımızında turist ishali konusunda dikkatli olmaları gerekir.
Prof. Dr. Nezih MÜFTÜGİL
Eylül / 2019